1990`lı yılların sonlarına doğru UCL`de aynı odada kalan dört arkadaşın
`Neden müzik yapmıyoruz ki!` demesiyle ortaya çıkan bu grup gerçekten
de İngiliz müziğine damgasını vurdu.Coldplay grubu her şeyden önce
dostluğa dayanır. Grup üyeleri arasındaki arkadaşlık bağı onlara göre
her şeyden önde gelir. Solist Chris Martin eğer grup ayrılırsa hiçbir
grup üyesinin müziğe devam etmeyeceğini söylüyor. Solist olarak öne
çıkan Martin kendi adının tek başına anılmamasını da istiyor.Grup
olmadan kendisinin de olamayacağını belirtiyor. Aslında bunlar
Coldplay`in farklılığını bir ölçüde yansıtmakta.
Coldplay ilk
zamanlarda gerçekten mütevaziliği elden bırakmıyordu.Amerika gibi büyük
bir müzik endüstrisine sahip bir ülkede bile bu kadar tanınmalarına
rağmen şöhretin ne olduğunu hala keşfedememiştiler.Onlar hala girmek
için para bulamadıkları festivalin sahnesinde olmanın ve şu anda nasıl
bir yere sahip olduklarının şaşkınlığı içerisindeydiler. Marş haline
gelen `YELLOW` şarkısının bulunduğu ilk albümlerinin yayınlandığı
sırada grup üyeleri sınav dönemindeydi ve derslerle boğuşuyordu.Ve
sonunda `Biz ünlüyüz ; neden ders çalışıyoruz ki!` demeleriyle artık
tamamen müzik hayatına atılmış bulunuyorlardı.
Grubun
profesyonel müzik dünyasına katılması grup üzerinde birçok eleştirinin
yapılmasına da olanak vermişti tabi ki. Alan mc Gee onlar için `Altını
ıslatanların müziği` demişti.Cevap matematik öğrenimi görmüş olan
gitaristten geldi: "Ben hiç altımı ıslattığımı hatırlamıyorum; ama bir
keresinde bir masanın altına saklanıp daha büyüğünü yapmıştım." diyerek
grubun mizah anlayışını ortaya koymuş oldu. Grup için Radiohead 2
dendi.Oasis takliti dendi. Ancak Coldplay ne Radiohead kadar bunalım
tarza ne de Oasis kadar kibirli tavırlara sahipti.Zaman içinde
farklılıklarını ortaya koyarak kendileri aleyhinde konuşan
eleştirmenleri de yanılttılar.Çünkü artık İngiltere`de Beatles`tan
sonra en iyi grup olarak alka gelen ilk isim Coldplay.
İlk
albümleri dünya çapında ilgi gören Coldplay grubu artık yeni arayışlar
içine girmişti.Yeni şarkılar ortaya koyma endişesine
kapıldılar.Günlerini stüdyoda geçiren grup insanlara karşı büyük bir
sorumluluk duyuyordu ve bu sorumluluğu yerine getirme endişesindeydi.Ya
bu büyük müzik dünyasında yok olacaklardı ya da tarzlarını geliştirerek
ortaya koyacaklardı. Grupta herkes kafayı yemek üzereyken bir tek basçı
Guy Berryman sakindi.Arkadaşlarının bu halinden gerçekten korkmaya
başlamıştı.
Şarkı yazma korkusuna kapılan grup yine stüdyodayken
gitarist Johnny Buckland elinde gitarı bir şeyler mırıldanıyordu.Chris
Martin `İşte bu!Devam et` dedi. Sonunda mükemmel bir şarkı olan `In My
Place` doğdu. Şarkıyı dinlediğinizde gerçekten de bir mırıldanma sonucu
oluştuğunu ancak gerçekten "iyi bir mırıldanma" olduğunu
anlayacaksınız. Böylece yeni albüm korkuları bir ölçüde azalmıştı.
Grup
üyeleri çektiği sıkıntılardan sonra mükemmel bir albüm olan `A Rush Of
Blood To The Head` albümünü oluşturdu. Artık ilk albümdekinden daha çok
dinleniyorlardı ve konserleri iyice artmıştı.İşte Coldplay yerini
almaya başlamıştı. Albümden çıkan 3. single `Clocks` tu ve gerçekten en
çok tutulan şarkılardan biri oldu. Hatta `Clocks` için 2. albümün
`Yellow`u bile denilebilir.
Coldplay`in gerçekten sınırlarını
aştığı tarzını genişlettiği albüm olan X&Y farklı bir
felsefeyle de dikkati çekti.X iyiyi Y kötüyü, X kadını Y erkeği, X
güzeli Y çirkini simgeledi.Coldplay bunu yaparken karşıtlıklar içinde
de aslında bir bağın olduğunu,onları karşıt yapan şeylerin temelde aynı
olduğu ortaya koydu. Albümdeki `Speed of Sound` şarkısı ilk single idi
ve gerçekten albümün değişik tarzının ortaya konduğu
şarkılardandı.Ayrıca `Hardest Part` , `Fix You` şarkıları da albümün
sıradan bir Coldplay albümü olmadığını gösterdi.