Gecenin Tatlı Sesine Hoşgeldiniz!
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


"Orada ayrıca Gece'nin Kasvetli evi yükselir.Korkunç bulutlar onu karanlığa boğar."
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Vampir Nedir?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lenobia~
İnsan
İnsan
Lenobia~


Mesaj Sayısı : 128
Rep Gücü : 289
Kayıt tarihi : 13/08/09
Yaş : 31

Vampir Nedir? Empty
MesajKonu: Vampir Nedir?   Vampir Nedir? I_icon_minitimeCuma Ağus. 21, 2009 10:23 pm

Vampir nedir?
Soruya
cevap vermek için Byron, Shelley , Mary Godwin (Shelley) ve
Polidori'nin 1816 yazında Cenova kıyısında bulunan Diodati villasındaki
ünlü toplantılarından tutun sonrasında en ünlüleri olan Sheridan le
Fanu, Bram Stoker, Edgar Allan Poe ve yakın zamanın Anne Rice'ına kadar
nice esere ve filme esin kaynağı olmuş bir sürü kurgusal karakteri veya
eski Mezopotamya ve Akdeniz dahil hemen hemen tüm dünyada benzerleri
bulunan "kan emici" mitlerinden orta çağın hristiyan içerikli histerik
vampir avı çılgınlığına kadar pek çok noktaya referans vermek
mümkündür. Yeri geldiğinde Vlad Tepeş ve Erszbet Bathory gibi tarihsel
karakterlerin kaydedilmiş zulümleri kurgusal yazına esin kaynağı olur;
yeri gelir tıp anemi, katalepsi, kolera, psikotik bozukluklar, porfiria
ve güneş alerjisi gibi hastalıkların septomlarının geçmişte "vampirlik"
infialleri yarattığına dair açıklamalarla modern bilimin fenomenleri
açıklama çabasına katkıda bulunarak "akıl çağının" gereğini yerine
getirir. Gerçekten de konu pek çok açıdan; folklorik/kültürel, mitsel,
edebi/sanatsal, tarihi, bilimsel, psikolojik, okült yaklaşımlar gibi
pek çok dalı içine alacak şekilde genişletilebilir ve ayrıntılı olarak
incelenebilir.

Bu noktada, kronolojik bir seyir izlemeye başlamadan bugün bilip
tartıştığımız anlamdaki "gotik vampir" kavramının tarihsele
kıyaslandığında oldukça kısa olan geçmişine kısaca göz atmak yerinde
olacaktır. Kim ne derse desin, bunun tartışmasız mimarı da Bram Stoker
olmuştur.1897 yılında yazdığı "Drakula"yla 20.yy. sanayi devrimi
sonrası "modern" toplumunun ender mitlerinden birini yaratmıştır ki
günümüz mitologları açısından "mit" oluşumunu etkin şekilde
gözlemlemeye olanak sağlaması bakımından da oldukça değerlidir. Stoker
öncesinde yarattığı soylu Ruthven karakteriyle ardıllarına zengin
içerikli bir kapı açarak dönüm noktası oluşturan Polidori'yse uzun süre
Byron'un gölgesinde kalmış ve geç takdir edilmiştir.

Bir ilk olan 1819 tarihli "The Vampyre", hem imgesel hem de dönemsel
analiz için zengin bir kaynak olarak pek çok açıdan yorumlanmıştır.
Napoleon'un 1815'te İngiliz ve Prusya ordusu karşısında aldığı Waterloo
yenilgisi ertesinde Avrupa monarşisinin ve sallanan aristokrasi
kurumunun görece itibarını geri kazanması "soylu kan" kavramına dayalı
bu yönetim biçimlerinin gene "kan" üzerine yapılandırılmış farklı bir
anolojiyle bir araya gelerek gotik söylemi etkilemesi bir dereceye
kadar kurulabilecek bir bağlantıdır. Aristokrasi'nin temel dayanak
noktası olan köklü "mavi kan" ve bu kan soyuna bağlı elitlerle temsil
edilen "seçilmişlik" sembolizmi, eskilerin kan peşinde koşan aciz
hortlaklar olarak gördüğü vampirlerin "sonsuz yaşam" özelliğiyle
birleşince ortaya "gotik vampir" kişiliği çıktı. Aralarında le Fanu'nun
Carmilla ve Anne Rice'ın Claudia'sı gibi dişil imgeler de olsa genelde
homoerotik ve androjen güzelliğe, sonsuz gençliğe sahip, soylu,
varoluşsal çelişkilerle dolu depresif bir karakterdir
vampir.Yazarlarının kendi hayatlarından bizzat yarattıkları karaktere
yükledikleri cinsel ve sınıfsal metaforlar da üstüstedir. Byron ve
Polidori
arasındaki homoerotik ilişki hikayedeki Ruthven ve Aubrey arasındakine
çok benzer, biri soylu diğeri halk tabakasındandır ve aralarında
efendi-köle tarzı bir aidiyet vardır ki bunu Anne Rice ve Bram
Stoker'da da benzer metaforlar olarak görebiliriz. Anne Rice kahramanı
Lestat'e açıkça bu efendi-köle ilişkisinden bahsettirir ve vampirliğin
bu şekilde bir gereksinimden doğduğunu söyler: "Vampirler böyle
çoğalır...kölelikle. Başka nasıl olabilir?" (Vampirle Görüşme - s.101.)
Polidori'ye kıyasla çok daha geç dönemin yazarı olan Rice bu satırlarda
bilinçli veya bilinçsiz politik bir eleştiri mi gizliyordu meçhuldür
fakat aristokrasinin halkın "kanını emen" sınıfsal rejimine karşı doğan
tepki ve bu rejimin kendi idaresine kattığı halk içinden yandaşları
(vampir olma/kölelik) eğer gotik hikayenin vampir karakterine tarihsel
dönem analizi içinde yaklaşılırsa ortaya çıkabilecek bağlantılardan
biridir.(Anne Rice'ın "Vampire Chronicles" serisinden önce
A.N.Roquelaure takma adıyla yayınladığı erotik romanlar da bize yazarın
dünyası ve homoerotik cinselliğe duyduğu ilgi hakkında fikir
vermektedir ki yazar bunu vampir romanlarına da aktarmıştır.)

Hristiyan teolojisinin düalizmi ve kendine özgü göksel hiyerarşisi de
"gotik vampir"in çelişkisine uygundur. Kabil'in işlediği ilk cinayetten
dolayı soyunun lanetlenmesi kutsal kitapta "...ve sen şimdi toprak
tarafından lanetlendin, o toprak ki kardeşinin kanını senin elinden
almak için ağzını açtı; toprağı işlediğin zaman, artık sana eski
kuvvetini vermeyecektir; yeryüzünde kaçak ve serseri olacaksın... ve
her kim seni öldürürse, ondan yedi kere öç alınacaktır." şeklinde
anlatılır ve vampir soyunun kaynağı da Kabil'e atfedilir, toprağın
kutsal olmadığı için kabul etmediği, lanetlenmiş bir soyun
temsilcileri. Modern yorumlarda Kenan diyarının Lilith'inden antik
Yunan'ın Lamia'larına kadar tüm panteonlardan ve mitsel varlıklardan
koca bir pseudo-mit yaratılmıştır ki konuya vakıf olmayan biri için
oldukça şaşaalı gözükse de aslında yanlış olarak ilişkilendirilmiş ve
zengin geçmişi acınası bir sığlığa düşürülmüş karikatürize örneklerdir.


En sık tekrarlanan klişeleşmiş doğu Avrupa inançlarından daha ileriye,
Ortadoğu ve Asya'ya bakıldığında vampir'in genelde intikam için geri
dönen bir hayalet olarak cisimleştirildiğini görürüz. Örneğin Çin'de
korkunç görünümlü ve çirkin canavarlar olarak resmedilirler ki bu orta
asya şamanizm'inde Erlik Han veya Ülgen'in hizmetkarları olan doğa
ruhlarının daha geç dönem yansımaları olarak görülebilir. Anadolu'da
vampir "gulyabani" olarak eşleştirilebilir, mezarlık çevrelerinde ve
metruk yerlerde dolaşarak yaşayanlara saldıran bir çeşit hortlaktır ve
bugün batıda bilinen şekilde "vampir"den farklıdır, güney Amerika'nın
veya değişik coğrafyaların figürleri de keza.

Tüm mitolojilerde "kan emici" vasfına sahip yaratıklar mevcuttur;
ölülerin ruhları, hortlaklar, asıl anlam olarak doğa ruhlarını temsil
eden "daemonion" 'lar, yaşayanların peşine düşerek onların yaşamlarıyla
hayatta kalan "lanetliler" veya panteist dönemin insan veya hayvan
kurban/adaklarıyla "beslenen" tanrı veya tanrıçaları, aslında
özellikleri ve hikayeleri birbirinden epey farklı olsa da vampir
denince hepsi birer birer sayılır zira hepsinin bir şekilde ortak
olarak ilişkilendirildiği kavrNe Oldu Ne Oldu Ne Oldu politik bazda
aristokrasiyle kurduğu alakayla olduğu gibi "kan"dır, insanlığın ilk
dönemlerinden beri "hayat" ve "can"'la bir tutulan hayat kaynağı,
arkaik önemini kollektif yaşamın toplumsal gereklerinde kısmen de olsa
korumayı başarmıştır.

Kan ve ölümsüzlük arasındaki bağlantı doğaldır ki nice söylenceye konu
olmuştur ve folklorik anlatımlarda "kan" peşinde koşarak hayata dönmeye
çalışan kişi genelde korkunç görünüşlü çürümüş acınası bir varlıktır ,
bu haliyle 19. yy soylu salon adamı görüntüsünden de hayli uzaktır.
Gene de bu varlıklar "şeytani" kabul edildiği ve özellikle ortaçağda
şeytanın en büyük yetisinin form değiştirme olarak görülmesi sebebiyle
"gotik vampir"in sahip olduğu kusursuz güzellik ve sonsuz gençlik,
dünyevi hayatın aldatıcı ve geçici zevklerinin metaforu olarak
"lanetlenmesi"nin de biricik nedenidir zira parlak görünümünün altında
bu köhne değerlerin gerçek yüzü olan çürümüşlüğü saklar. Stoker
sayesinde batı kültüründe yerini alan "gotik vampir", yazarın
yerleştirmeye çalıştığı doğu Avrupa kökeninden çok zarif bir İngiliz
soylusu portresi çizer, aslında orta çağda Avrupa'nın hemen hemen her
yöresinde beliren "vampirizm" , belki de coğrafi açıdan izole edilmiş
doğası ve eski şamanik inançların uygulamalarını da içeren ortodoks
dini yapısı sayesinde kendine en fazla doğu Avrupa'da yer bulmuştur.
Yörenin karışık tarihi, sık görülen salgın hastalıklar ve folklorik
olarak arkaik kan odaklı inanç sisteminin kalıntılarını barındıran
geleneklerle birlikte ölülerin geri döneceği inancı da birleştirilince
popüler kültürün yarattığı resim bir ölçüde tamamlanmış
oluyordu.(Salem'in cadılık davalarında olduğu gibi.) Ortaçağ'da salgın
hastalıkların, günahları nedeniyle tanrının o insanları
cezalandırmasının bir sonucu olduğu inancı yaygındı, dolayısıyla ölen
"günahkarlar" da genelde herhangi bir dini tören yapılamadan yakılarak
veya köy/kent dışında topluca gömülerek ortadan kaldırılıyordu, dinsel
nedenler hariç hastalığın yayılmasını engellemek için de alınan bu tarz
tedbirler, orta çağın hristiyan toplumunun ilginç adetleriyle birleştir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
crazy_angel
İnsan
İnsan
crazy_angel


Mesaj Sayısı : 171
Rep Gücü : 192
Kayıt tarihi : 14/08/09
Nerden : izmir

Vampir Nedir? Empty
MesajKonu: Geri: Vampir Nedir?   Vampir Nedir? I_icon_minitimePtsi Ağus. 24, 2009 3:51 pm

bunu okumuştum ama yine de sağol
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Vampir Nedir?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Vampir Bebek:D
» Futbol nedir?
» Wushu nedir?
» Basketbol nedir?
» Bowling nedir?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gecenin Tatlı Sesine Hoşgeldiniz! :: Size Özel :: Off-Topic-
Buraya geçin: