Lianne'in yüzü, Bobby'nin de baltayı sapladığında yüzüne saçılan
bataklık kömürüyle kaplanmıştı. Gözyaşlarını belli etmemeye çalışıp
ağlayarak, ağzına bulaşan pisliği tükürüyordu.
Bir an için durdu ve eğilerek buldukları şeye bakan Bobby'yi izledi.
Önlerinde kürekle kısmen vücudundan ayırdıkları on altı, on yedi
yaşlarında, eski çağlardan kalma bir elbise giymiş, sol elinde büyük,
ayinlerde kullanılan asalardan tutan bir genç kız kafası duruyordu.
Kürek darbesinin etkisiyle yüzündeki bataklık kömürü parçalarının çoğu
dökülmüştü. Pisliğin altında güzel bir yüz görünüyordu. Geniş bir alnı
ve çıkık elmacık kemikleri vardı. Kusursuz teninde tek bir kırışıklık
bile yoktu. Gözleri kapalıydı. Dudakları ölürken son bir şey söylemeye
çalışmış gibi biraz açıktı. Mükemmel dişleri kahverengi toprak
parçalarının arasında beyazlıklarıyla parlıyordu. Uzun saçı örülmüş ve
ensesinin arkasında sıkıca toplanmıştı. Huzur içindeymiş gibi
görünüyordu. Şartlar göz önüne alındığında garip bir biçimde mutluymuş
diye düşündü Lianne Dexter.
Önlerindeki bu nesnenin ne olduğundan şüphe duymalarına yol açacak
bir boyun meselesi vardı. Bobby küreği indirdiğinde ümit ettiği şeyi
yapmıştı: iç bölgelere iyice girmişti. Bobby and Lianne Dexter başka
bir insanın boğazına bakıyorlardı. Siyah, karmakarışık, dağılmıştı ve
kemikler, kaslar okuldaki anatomi derslerinden tanıdık geliyordu.
'Kahretsin, ' diye homurdandı Bobby ve titremeye başladı.
Üzerlerinden aniden bir A 747 geçti. Yaydığı sıcaklığı hissettiler.
Korkunç motorlarından çıkan kimyasal kokuları soludular. Korkunç
gürültüsü geçince Bobby Dexter başka bir sesin farkına vardı. Karısı
çığlık atıyordu.
Nehir kıyısındaki kömürlemiş bölgede genç bir kadının cesedi
bulunduktan sonra, patoloji alanında sıra dışı görüşleri olan Teresa
Lupo, elinde tarihi pagan törenlerindeki kurbanlardan birini
bulundurduğu düşünmeye başlar. Ancak bu tamamıyla yanlıştır. Müfettiş
Leo Falcone ise bu durumun tamamen güncel bir olay olduğunu ve
tehlikenin devam ettiğini biliyordu.
Böylece bir soruşturma başlar ve soruşturma derinleştikçe günümüz
Roma'sında karanlık ilişkilerle örülü bir yer altı dünyası ve akla
hayale sığmayacak sırlar ortaya çıkmaya başlar. Nic Costa da bu
araştırmaya dahil olur ve olaylar gittikçe girift bir yapıya bürünmeye
başlar. Bununla birlikte birileri de patalojisti öldürmeye
çalışmaktadır.
'Geçmişin Roma'sının büyüleyici atmosferini, bugünün modern
Roma'sına akıl almaz ilişkilerle bağlayan, zekice kurgulanmış, çok
katmanlı bir olaylar zinciri…'
– Lee Child
'İyi kurgulanmış bir roman. İnsanı içine çeken bir atmosferi var.
Roma kenti, tüm o sokakları, bürokratları ve suçlularıyla adeta
parlayan ve Trevi çeşmesinden akarmış gibi büyülü bir şekilde ışıldayan
bir zeka ürünü… Ama gerçekler, tüm bu görüntüden biraz daha az kabul
edilebilir…'
- Crime Time
'Tam da tadı çıkartılacak bir roman… Donna Leon'un Brunetti
romanlarındaki o dingin atmosferin, Ian Rankin'in Rebus serisindeki
karanlıkla muhteşem birleşimini bir hayal edin. Tek kelimeyle harika.'