Biri Türk, biri Belçikalı; aynı dili konuşmuyorlar. Sevda kırk dokuz
yaşında, iki çocuklu ama bekâr; Boris ise evli ve çocukları var. Ancak
her zamanki hırçınlığıyla aşk, söz dinlemiyor yine. Dört ay boyunca
ikisi de dayanılamayacak denli büyük yaralar alıyor, ama dört ay
boyunca ikisi de yaralarını aşkla sarıyor... Aşkı kırk dokuzundan sonra
öğrenen Sevda'nın en özelini; sırlarla dolu maillerini, günlüklerini
tek solukta okuyacaksınız.
'Kırk dokuz yılda beş yüz seksen sekiz ay vardır. Ben bu beş yüz
seksen sekiz ayın dört ayını yalnızca kendim için kullandım. Evet,
başkalarının istediği gibi yaşadığım kırk dokuz yıllık hayatımın
yalnızca dört ayını kendim için 'çaldım'... Kimselere söyleyemeden,
söylesem, onlara göre namussuzluk gibi gelen, bana göre cesaret ve
yürek isteyen, aşk ve sevgi dolu mutlulukla geçen dört ay. İşte size
anlatacaklarım, özgürce, doyasıya, hesapsızca yaşadığım bu dört aydan
ibaret...'